Zikrullahdaki Maiyyet Sırrı

Muzaffer Efendi Hazretleri buyurdular ki :
Allahu Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri, zikir hakkında, "Beni her kim zikrederse ben onunla berâber olurum, onunla berâber aynı meclisde otururum" buyuruyor. Tabii mekândan münezzeh olarak. Bu lisân ile ta'rîf edilemez. Harf yirmi sekiz, otuz, otuz iki olmasa da, üç milyon veya üç milyar harf olsa yine de ta'rîf olunamaz. Bazı şeyler kelimâta girmez. Bu bir zevk işidir, zevki tadan bilir. Zevki tatmayan bilmez. Tıpkı a'mâya renk, sağıra âhenk olmadığı gibi. Cenâb-ı Hakk, "Ben, beni zikredenle berâber otururum" diyor. 
Yine bir âyet-i celîlede "فَاذْكُرُون۪ٓي اَذْكُرْكُمْ  fezkürûnî ezkürküm" buyurmuşdur. Ma'nâsı "Beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim" demekdir. Yani her Allah'a çağırdığımızda, Allah dediğimizde, Cenâb-ı Hakk Celle ve Tekaddes Hazretleri, harfden, savtdan, cihetden münezzeh olarak, "Ey kulum! Benden ne istersin?" diye kuluna karşı muhabbeten hitâb eder. Bu zevke erersen zikrullahı bırakamazsın. Zikrullahı bırakanlar, Allah'ı unutanlardır. Allah'ı unutanlar ise nefislerini unutanlardır. Her kim ki nefsini bildi, Hakk'ı bildi. Hakk'ı bilen, Hakk'ı buldu. Hakk'ı bulan, Hakk'da oldu ve Hakk ile oldu.
Ebedî âlemde Hakk katında, Hakk meclisinde, Hakk sofrasında, Hakk'ın indinde bulunmak istiyorsan, "mak'ad-ı sıdk"a ermek istiyorsan, gecede ve gündüzde, âşikâre ve gizli, Allah'ı zikreyle. Bundan zevk almaya çalış. Yakın bir zamanda, bu senin sâhib olduğunu zannettiğin şeylerin hepsi elinden alınacak, Hakk katına, Hakk'a misâfir gideceksin, oraya vâsıl olacaksın, yani vatan-ı aslîne döneceksin. Hakk'dan geldik, geldiğin yeri unutma, yine oraya rücû' vardır, oraya dönmek vardır.
Mâsivâya sarf edüp eyyâmını etme telef
Zikr-i dâimle olur kurbiyyet-i Hakk'da şeref

Previous
Next Post »