Ezgi'ye ve Kendime Meydan Okuma [2. Gün]


İki gündür öylesine bir kar yağışı aldı başını gitti ki gözün gördüğü her yer beyaza büründü. Elbette gözden ibaret değil varlığımız, gönlümüz de var ve bu sayede görürüz görünür olanın ardındaki gerçeği. Yani beyazın içindeki bahar çiçeklerini; renkleriyle büyüleyen doğanın sabırlı ve nevi şahsına münhasır bireylerini, yani blog yazarlarını, başka bir söylemle blogger'ları... Ezgi'nin meydan okuması ile mahallemizde olan adeta bir bayram telaşı yahut çocuk kahkahası. Şubat ayının ikinci günündeyiz ve bugün benim doğum günüm. Olmasa bile öyle olduğunu varsayıyorum; çünkü Ezgi şöyle dedi: "Düşün ki bugün doğum günün, sana ne alınsa mutlu olursun? Şöyle güzel bir hediye listesi yapsana kendine.."
****
Açıkçası doğum gününü kutlayan biri değilim. Uzun zaman önce -doğduğum gün- belki birileri için kutlanmaya değer bir şey oldu. Ancak sonrasında yılın o gününü farklı yaşamadım. Hatta doğum günümü bilenlerin sayısı da pek azdır. Sosyal ağ profillerimde bu bilgiyi paylaşmam, haliyle kimse de kutlama iletisi gönderemez. Deliye her gün bayram :) Hayır mutluya, yok koleksiyoncuya, yoksa mutlu anlara mı, belki de mutlu anlar koleksiyoncusuna! Neyse, kafam biraz karıştı :) Hayat çok güzel. Bir insanın dünyaya gelmesi müthiş bir şans ve bunun farkında olarak yaşamak lazım. Dolayısıyla her gün, doğduğun ve hâlâ yaşadığın için nefesini kutlayabilirsin. Sahiden bugün benim doğum günüm, senin de öyle.
***
Bu dünyada yalnız değiliz. Bireysel ya da toplumsal olarak "birlikte" olmaya ihtiyacımız var. Sağlık, eğitim, çevre gibi her biri kendi başına anıtsal değere sahip konularda çalışan sivil toplum kuluşları bulunuyor. Örneğin LÖSEV, TEGV, TEMA. Bu gibi vakıflara bağış yaparak önemsediklerimize hatıra sertifikası vermek mümkün. Bugün doğum günüm olsa böyle bir hediye almak beni mutlu ederdi :) Tutkun olduğum alanlardan biri oyuncaklar. Bana verilecek bir hediyenin oyuncak olması da beni mutlandırırdı :) Bir başka tutku çemberim ise müzik. Bunun için herhangi bir eğitim almadım, ama ne zaman bir dinletiye gitsem heyecanlanıyorum. Eski zamanlarda müzikle tedavi edilen hastalar olurmuş. Ben de ruhumu böyle iyileştirmeye çalışıyorum; dinleyerek, hissederek, bazen de deneyerek. Bugün doğum günüm olsa müzikle ilgili bir hediyeyle de neşelenirdim :)
**
Birer Paragraflık Günlük 2/28: Dağınıklığın, yaratıcılığı ve çeşitli açılardan düşünebilme yeteneğini geliştirdiğine inanıyorum. Ancak her şeyde olduğu gibi bunda da haddinden fazlası zararlı. Bence sadeleşme veya popüler kültürdeki daha yaygın söylemiyle minimalizm gürültülü hayatlarımızda rotayı çevirmemiz gereken yer. Bu konuda düşünüyorum, okuyorum, araştırıyorum. Uygulamalarla yol gösterici olmayı deneyen kitaplarda gardırop düzenlemesinden de söz ediliyor. Ne zamandır aklımda olan bu işe bugün zaman ayırdım. Dolabı baştan aşağı boşalttım, temizledim ve içinden çıkan yığınları sık giydiklerim, orta vadede giydiklerim ve hiç giymediklerim şeklinde ayıklayarak tekrar yerleştirdim. (Gruplandırma sayesinde bir kısmı yakın zamanda yeni bedenlerini bulacak.) Şu an yıllardır olmadığı kadar düzenli bir giysi dolabına sahibim. Sadeleşme sürecinde önemli bir adım attım, huzurluyum. Bugün doğum günüm olsaydı yeni yaşıma bakmaya doyamadığım bir gardırop ile girmiş olacaktım :)
*
Kendinden haberdar olan bulut, her sabah Güneş'in partisinde.


sana1soru: Birine hediye vermek sana nasıl hissettiriyor?

Neşeli sevgilerle,
Mutlu Anlar Koleksiyoncusu
Previous
Next Post »