Bir Küçük Doğum Günü Meselesi


Doğum günleri kırılgan,üzülgen veya mutluluktan ölünesi bir gündür.


İnsan böyle günleri dünyanın en şahanesinden bir şeymiş gibi yaşamak istiyor. Diğer günleri at çöpe gitsin, sanki bugün yeniden doğuyor gibi oluyorsunuz.


Ben en çok bana gelen çiçekleri, kişiliğime harcanan fazla mesaili bol proteinli hediyeleri merak eder dururum.O çiçek gelecek, o hediye paketlenecek, o an yaşanacak, o mutluluk ve o  haz alınacak gibilerinden.



Özel günlerde nedense insan daha bir hassas olabiliyor. Yapım gereği bende bu günü önemsiyorum, seviyorum ve ne  hikmetse, hangi öz güven tavan yapmasıysa beklenti çıtamı da  bayağı bir   yükseklerden tutuyorum.



Gün sonu bilançosunda ise, bir kaç parça cırlama ve yankılanan sesimin geri dönüşüyle elde var bir demet çiçek serenomisin de doğum günüm gözümün önünden bazen şahane bazende sönük bir şekilde  gelip geçiyor.



Aslında ömür geçiyor, hayat geçiyor zaman geçiyor, erkeklere, kadınlara, eşe dosta arkadaşa  dert anlatma,  kendimizi ifade etme canhıraşında ömür törpüsü bizi gerçekten yiyip bitiriyor.



Bugün benim doğum günüm, güzel bir enerjiyle güne başladığım her şeyin  mükemmel ötesi yaşanacağına inandığım günlerden bir gün 02.03.1977 SAMSUN doğumlu ben:)) Balık burcu, yükseleni ikizler, gezmeyi, keşfetmeyi, sanatı seven iyi huylu aile kızı:)) tabi artık fiziken olmasa da yaşca olgunluğu yaşadığım ve yaşlılık merdivenlerinin önünde durduğum zamanlar diyebiliriz.




Aslında biraz daha geriye doğru  gitmek gerekirse, çok gerilere, çocukluğa ilk doğum günümü kutlamaya ve bu garip günü anlamlandırıp sizlere detaylı anlatmaya ..:))



*Küçük ama kutu gibi sevimli evimize sınıf  arkadaşlarımı çağırdığımı hatırlıyorum.Bahçesinde tek bir ağacın olduğu camdan bakınca maslak ve çevresindeki ormanları ki o zamanlar oralar hep ormandı. Komşuluk ilişkilerinin full yaşandığı, evimizin arka tarafında gizlice aşırdığım domates ve meyve bahçeleri, sabah üşüyerek gittiğim okul yolu, Ferah evler ve daha nicesi.  Her zaman hayal dünyasında, hayallerle iç içe yaşar gibi olan ben  olmasını istediğim şeyler, güzellikler anlamsız hayaller, karmaşa içinde  geçen  ilk  doğum günümü yaşadım. 

Hiçbir şey anlayamadığım ve üstüne üstlük birde annemden arkadaşlarımı habersizce çocuk ça bir hareketle eve çağırıp doğum günü azarı  yediğim ve çok üzüldüğümü incindiğimi  kendimi değersiz olarak hissettiğim gün.


*Bundan sonra hiç ama hiç doğum günü kutladığımı hatırlamıyorum. Çocukken nedense içe kapanık yabani olduğumu söyler hep annem,sebebi belki de evden uzakta, babaannemler de, anneannemler yaz mevsimlerinde evden uzakta oluşuma bağlıyorum.  Büyüdüğümde ise  hırçın, erkek gibi,  takıldığımı biliyorum. Dans grubumun, elimde misketlerimin, sokak oyunlarından bir türlü kendini alamayan, heyecanlı sevimli değişik arıza bir tip. Ne zamanki çocukluktan ergenliğe geçtim, işte o zaman tüm sevimliliğimi ,sempatikliğimi güleryüzlülüğümü kazandığım.Herkes tarafından sevilen aranan gerçek dost Tülin.   Evden ayrılmama yakın bir zamanda kutladığım doğum günüm ise; 22 yaşın verdiği heyecanla, karışık duyguların tavan yaptığı,  aile, iş arkadaşları  kalabalığında pastamı üflediğim var olmanın dayanılmaz hafifliğinde kutladığım doğum günü paradoksu.



*İlerleyen zamanlarda,  Ak sarayda bir arkadaşımın iş yerinde  elimde pastayla yeni yaşımın heyecanıyla üflediğim mumlar, diğer elimde o güzeller güzeli güllerim,  masaya yayılan beyaz çikolata kokusu, aynı zamanda ilerde belki güya, duyda inanma misali evlenirim de eşimle karşılıklı rakı içerim diye Paşabahçe den alınan doğum günü hediyem mini oryantalist  rakı sürahisi eşliğinde  bir doğum günü daha.



 *Ha tabi bir de  tüm hayatım çalışmakla geçtiğinden olsa gerek iş arkadaşlarım  ve özel arkadaşlarımla da kutladığım doğum günlerim var sırada, gizli kaçak hazırlanan partiler çaktırmadan dolaba ittirilen  pastalar, doğum günü ayağına gidilen tatiller, aniden masama gelen insan güruhu  alkışlar, göz yaşları, sürpriz finaller gibisinden.

Ben kendime dikkat ettim, vallahi utanıyorum böyle anlarda dilim damağım kuruyor, ne diyeceğimi bilemiyorum  elimin ayağı mında birbirine dolanıp girmesi de cabası.
Belki başkaları için sıradan öylesine bir doğum günü kutlamasıyken benim gözlerimin dolmasına sebep olan sebepsizce içimin defalarca acıdığını hissettiğim kutlama anı. Kesinlikle çocukluğumla ilgili bir şey, işin uzmanına sorsalar, git yat uyu üzülmeye yer arama derler:)))


*Bir keresinde de başka bir doğum gününde   ofisteki arkadaşlar güya bana sürpriz parti hazırlamak için sabahtan işe koyuluyorlar. Hemde ne sürpriz işlerimi halletmek için dışarı çıktığım vakti fırsat bilerek döktürmüşler resmen parti kurma balon şişirme ve gizemli olaylar orkestra harekatı çabasıyla :)))

Ofise döndüğümde kimseyi bulamayınca; hayırdır nerede bu arkadaşlar?    İn cin top oynuyor!!!!! dememe  kalmadan, koridorun ucundaki odadan baktım ufaktan müzik sesleri geliyor, adımlarımı yaklaştırıp biraz daha müziğin geldiği odaya doğru  yaklaşınca  o zaman anladım içerde dönen dolabın fırıldaklığını.. Meğerse bizim bu veletler toplantı odasına gizlenip  pısmışlar beni bekliyorlarmış doğum günümü kutlama derdine.. Allahım öyle bir mutluluk  öyle bir şaşkınlık yaşadım ki sizlere anlatamam. İçerisi tam bir curcuna,  organizasyon, parti müzik , ekşin ne ararsanız var, Shakiran nın en sevdiğim dans parçalarını da açmışlar allah dedim valla. bakınız:))
Yeri gelmişken Selinus ailesinin yeri bende çok özeldir. Gözü yaşlı ofise geldiğim günlerde masama yazıp bıraktıkları o notları o güzel övgü sözlerin aklımdan hiç çıkmayacak, sevgileri de değerleri büyük içimde.


*Burada bir detay girmek istiyorum. Hayatım boyunca çok iyi işlerde çok iyi insanlarla birlikte  çalıştım. Patronlarımı ve iş arkadaşlarım tarafından hep sevdim sevildim. Eğer  başarabilirsem tüm bu değerli iş ortaklarını , tüm patronlarımı bir akşam yemeği organizasyonunda toplamak istiyorum. Deva ilaç Muzaffer Bey, Gelişim Creative Mustafa Peynirci, Güçbir Jenerator Ahmet bey, Ovit Asansör, Hüseyin Bey, Ajans C+E Emine ve Cem Günübek, Mi Tekstil İlhan Uzer, Berka İş Güvenliği Aziz Kurnaz, Ema Ayakkabı A.Ş Başak -Hakan Ercan bu konuda uzmanlığı olanlardan yardım bekliyorum, nasıl bir şey olabilir? nasıl yapabiliriz? nerede toplanmak uygun olur. Aslında geçenlerde adını çok da duyduğum Lacivert bu işin uzmanı galiba diye düşünüyorum. bakınız..

 Berka'dan  Nazom ile aynı günlere denk gelen doğum günümüz sebebiyle ortak kız kardeşli  bir doğum günü partisi maceramız da var tabi. Gerçi bu iş yerinde çalışırken onunla her günümüz ayrı bir keyif ayrı  bir güzellik, ayrı bir maceraydı. Şimdi farklı şirketlerde çalışıyor olsak da her zaman bir arada gibiyiz. Konuşmadan görüşmeden, gün muhasebesi yapmadan geçmez onunla günlerimiz.
Doğum günümüz akşamı da  ver allah coşkuyla hep beraber Shot istanbul nasılda eğlendik:))mekanı görmek isteyenler buradan inceleyebilir.


 Doğum günü hangi yaşta kutlanırsa kutlansın yaş almak, büyümek, olgunlaşmak, yeni hayaller yeni hedefler koymak, geleceğe dair isteklerinle ilgili  heyecanla dilekler dilemek çok güzel.

İnsan hatırlanmak, sevilmek, anımsanmak özümsenmek ve bu mutlu gününü doya doya  özel olarak  geçirmek istiyor.
Dünyanın en özel insanı olduğunun farkına vararak, içinden gelen enerjiyle, uçarak zıplayarak  koşarak, çılgınca kuralsızca yaşamak istiyor.
Ciğerlerinden gelen çığlıkla haykırmak, oksijen denen  deha güzellikle nefes alıp vermek istiyor.
Bayağı bir şeyler istediğimin farkına vararak yazımın sonuna geliyorum. Artık biri bana dur desin:))


Birde doğum günlerinde bir mesele  var ki; yaş alma meselesidir bu. Pastaya konan mumlar artıkça yaşımızın büyüklüğü çıkar ortaya halbuki si ben pastada  ne kadar çok mum varsa daha çok seviyorum ışıltısını..hemen ardından söylenen doğum günü şarkısını, iyi dilekleri, ve o  an yaşanan tüm mucizeleri ...Aklıma bir sürü güzel cümleler geliyor, hayatı gözden geçirerek insanların böyle mutlu anlarda birbirlerine daha çok yakın olduklarını daha samimi olduklarını görüyorum.



Bu gün iş yerinde herkese sordum, arkadaşlar cebinizde para var  , zamanda  var, ama bu akşam evinize gitmeyeceksiniz ne yaparsınız  tüm sorumluluklarınızdan uzak ırak...

Herkes hemen arkadaş grubumla yurt dışına kaçarım, kimi kendimi Bolu Abanta atarım, kimi de ne yapacağını bilemez şekilde bakakaldı. Herkesi bilmem ama ben böyle bir günde özellikle de doğum günüme denk gelen böyle bir günde,
deniz kenarı belki nehir kenarına kaçıp uzun uzun akan nehre bakarak oturmak isterim. Yanında da uzun uzun  Samsun kavakları varsa , bahara yeni açan mis kokulu papatyalar da eşlik ediyorsa daha ne isterim şu hayatta.


Yazı başlığından da  anlayacağınız üzre; Benim küçük bir  doğum günü meselem vardı; mesele anlaşıldı diye umutlanarak hepinizi çok öpüyorum. Gündem olması sebebiyle de kadın haklarının korunduğu, sevildiği sayıldığı, yok olmadığı, eşit haklarla değer verildiği bir dünya diliyorum hepimize.

Irak yerlerde üzülen, kırılan, hor görülen değer verilmeyen  erkekler varsa onlara da en yakın zamanda  hayat ışıltısı,  mucize çözümler, mucize yaşamlar, yeni yepyeni  yaşam başlangıçları diliyorum. Buradan herkese sevgilerimi gönderiyorum. Yeni yazıyı merak edenler içinde gizem, korku sıfatıyla  etkisinde kaldığım değişik konuları ele alan, hem öğüt verici hem yoldaş hemde bir o kadar esrarengiz ortaya karışık bir korku film yazısı sizleri bekliyor olacak. Öpüldünüz.








Previous
Next Post »