Bugün Benim Doğum Günüm


Bilgisayarımı koyduğum masayı değiştirdim. Daha önce kitapları yığdığım tablanın üstüne yerleştim. Bardağım yeni yerinde, içinde portakallı çay. Turuncu meyvenin mevsimindeyiz. Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkıyla buluştum. Sekiz yıl önce tanışmıştım, muhtemelen o zamanda bıraktım. Ezgi ile uçuyorum; hem bugünü yaşıyorum hem de geçmişi. Bazı şarkılar insan ruhunda tarihleriyle kodlanıyor.
****
Son bir senemi düşünüyorum. Hayatımda çok keskin olmasa da bazı yönelmelerim oldu. Girdiğim yollar nereye uzanır, bilmiyorum. Ama şu an için "şükür" diyebilirim. Elbette daha iyisi olabilirdi; ama ters açıdan bakarsak daha kötüsü de muhtemeldi. Ne yaşanıyorsa olması gerektiği için. Mesela benim Mutlu Anlar Koleksiyoncusu olup bu blogu açmam da öyle. Bugün blogumun birinci yaşını kutluyorum. "Daha dün gibi" denir ya hani, sahiden daha dün gibi. Nasıl geçti bunca zaman, takvim kendini nasıl yeniledi, şaşırıyorum.
***
Bu hafta belki geçen yılın özetini sunan bir yazı hazırlarım. Şimdilik özetin özetini yapmakla yetineyim. İlk yazımın başlığı "Mutlu Anlar Koleksiyoncusu" idi. Blogun "neden" olduğundan söz ediyordum. Başlayıp sürdürmediğim yazı temalarım oldu: 2018'i Şener Şen ve Haluk Bilginer Senesi ilan etmiştim, onların üretimlerini inceleyecektim, yarım kaldı. Biraz Ahmet Ümit'e kafayı takmayı düşündüm, olmadı. "Yenilenmek İçin 21 Hafta" diyerek 21 hafta sürmesini umduğum bir yenilenme süreci tasarladım, ama neler yapacağımı yazdığım kâğıdı kaybettim :) Filmlerden, dizilerden, kitaplardan ve dergilerden bahsettim. "Durak Hikâyeleri" ve "Büyükler İçin Eylülsel Masallar" başlıklarıyla iki kurgu dizi yazdım. Birkaç mim'e katıldım; davet eden blogger'lara çok teşekkür ederim. Aldığım kitapları okumaya yetişemediğim için kitap almayı azaltacak bir meydan okuma duyurdum. (Daha doğrusu bir yazı yazdım ve meydan okumaya dönüştü.) Sonra o meydan okuma biraz değişikliğe uğradı ve neticede ben yapmadım ama iki blogger arkadaşım bunu olabildiğince tamamlamaya çalıştılar :) On iki aylık süreçte birtakım yazma biçimleri denedim ve şu anki halini temmuz ayından beri sürdürüyorum. Bu arada "Neşeli Sevgilerle" sözümle birçok blog yazarı arkadaşımın aklında yer edindim. Bazılarının kalbine ve ruhuna da dokunmuş olabilirim :)
**
Sayıların "değer" ifade etmede oldukça yetersiz olduğunu düşünüyorum. Yine de geleceğe not düşmek adına birkaçını belirteyim. Bir senede 92 blog içeriği paylaştım. 104 izleyicim oldu. Bir yazım hariç her paylaşımıma en az bir yorum aldım, bu da her içeriği benim dışımda en az bir kişinin okuduğunu gösteriyor ki bu paha biçilemez. Toplamda ise yaklaşık 500 yorumla mutlandırıldım. (Hep var ol, burası seninle daha güzel :)  Geçen bir yılda pek çok blogu ziyaret ettim, yazılar okudum, fotoğraflar gördüm. O kadar çok şey öğrendim ki bu şahane ağdan. Blog yazarı olmayanların bilmedikleri ve bence eksik kaldıkları önemli bir "şey" var. Sanırım bu "şey"in tarifini her blogger kendine göre yapacaktır.
*
Başlarsın, biri katılır, "hayat" olur.


sana1soru: Beni tek sözcük ile anlatmanı istesem bu sözcük ne olurdu? 
("Neşe" hariç:)

Neşeli sevgilerle,
Mutlu Anlar Koleksiyoncusu
Previous
Next Post »